Vesselam.....

/ Wednesday, February 13, 2008 /

Şu baş belası dilimi kesin zilimi çalsın serzeniş içime dolsun üzüntü
Süreklilik ne zor bir iş perişanlık pişmanlık çekilmesi en güç dertmiş
Sabır tüm sıkıntıların anahtarıdır doğrudur düş kırıklıklarım sonucu ruhum yorgundur
Ağaçlarımdan pişmanlık meyveleri sarkıyor haydi topla
Gözlerimden uyku çalına ara ve bul patakla
Gönlümün dipte kalan kısmında arşivlenmiş onca yara
Yılan ve akreplerle dolu içinde bulunduğum yuva
Birileri haddini bildirmeli ölüm okuna kafa tutan kalkanlara
Yaptıklarımdan sebep yapacaklarına hazırlıklı
Sago yüzüm sadık köpek yüzün kedice pazarlıklı
Lan bir sen mi kaldın akıllı bu tarla mayınlı
Ummadığın yer tuzaklı vesselam


Bil ateştir biraz suyla söndürülmesi mümkündür
Tırnaklarını aşındıran çözemediğin bu kör düğümdür
Üzgünümdür hayli vesselam
Vuslatım gelmez mihman
Bekleyim gurbetteyim ne deyim

Sen gözümde dikensin bana hoş bir gül gerek
Düşüncelerin yüzüne vurmalı buna adam gerek
Lakayıtın hedefi uğruna sadece yanan bir yığın emek
İçinde şeytan himayede o sen değilsin o an demek
Kum saati döner akan zaman saçlarımı söker
Nursuz bir yüz meyvesiz bir ağaca benzer gülüver
Taş yerinde ağır -ağır ağır gazla diyarımdan
ey iştahı maymun nefis çekil gıyabımdan
el emeği mahsulünden geçin yunus
dalaletin delaleti olmak neyime desturum
sorularınızın cevaplarını bakışlarımdan bulun
silahlarımın acılarını kurşunlarımdan sorun
elbiselerin kibir kokulu kalbin içi fesat dolu
fikir zikir aynı anda bitir okulu fark edilmez sandığın komik iblis oyunu
ezelden beridir ona elini veren kaptırmıştır kolunu

Bil ateştir biraz suyla söndürülmesi mümkündür
Tırnaklarını aşındıran çözemediğin bu kör düğümdür
Üzgünümdür hayli vesselam
Vuslatım gelmez mihman
Bekleyim gurbetteyim ne deyim

 
Copyright © 2012 Samir Sadikhov, All rights reserved